Bir insanı sevmekle başlayacak her şey
Çocuklar kendi cinsiyetlerini fark ettikleri dönemde karşı cinslerini de merak etmeye başlarlar.
Bu genellikle 3-7 yaş arasında gerçekleşir.
Sıklıkla bu dönemde çocuklar, aşık olduklarını söylerler.
En sık okul öncesi 4-6 yaş ve ilköğretim başlangıcında bu hisler ortaya çıkar.
Aşk, bireylerin kendilerince yüklediği farklı anlamlar nedeniyle kişiye özgü ve biriciktir.
Çocuk aşkıyla yetişkin aşkı bu noktada birbirinden ayrılır.
Çocuğun aşkı, saf, birden, geçici ve değişkendir.
Aslında duydukları hissin temelinde sevgi yatar.
Bir çocuk, o gün ilk kez görüp sadece birkaç saat oynadığı çocukla ertesi gün evlilik hayalleri kurabilir.
“aşık oldum” gibi cümleler, evlilik hayalleri kurma, onların bir duygu yoğunluğu içinde
olmaktan çok büyüklerini model alma ve taklit etme davranışı içinde olduklarına işaret eder.
Çocuklar çevreden aşkla ilgili öğrendikleri kalıpları kullanarak duygularını ifade eder.
Bu kalıpların içinde aşk sözcükleri içeren cümleler ve yetişkinlerden gördükleri fiziksel kalıplar (el ele tutuşmak gibi) da yer alır.
Ayrıca, aşklarını oyunlarında da ifade ederler.
Örneğin, evcilik, gelin-damat olma oyunları oynayarak kendilerini olmak istedikleri rollere
koyarlar.
Çocuğun aşık olduğunu paylaşması, söylediği kişiye güven duyduğu anlamına gelir.
Burada yapılmaması gereken; onu bu davranışından dolayı kınamak, ayıplamak, dalga
geçmek, aşık olduğu diğer çocukla görüşmesine engel olmaktır.
Bu tepkiler gösterildiğinde, çocuk güveninin boşa olduğunu ve anlaşılamadığını düşünecek, anlattıkları, paylaşımları azalacaktır.
Bu durum, tekrarlandığında temel bir güven problemine, ileri yaşlarda aileyle özel duygu ve düşüncelerini paylaşmamaya zemin hazırlar.
Dolayısıyla, bu yaşlarda yaşanan aşkın, ergenler ya da yetişkinler arasında yaşanan aşktan oldukça farklı olduğu unutulmamalı ve kabullenici bir tavır içinde olunmalıdır.
Bazen bu durumu öğretmenler fark edebilir.
Eğer çocuğun davranışı problem haline gelmişse öğretmen, aileyle hareket etmeli, durum
çocukla, yine onu utandırmadan ve suçlamadan konuşulmalıdır.
Kınamak, ayıplamak, dalga geçmek, gülmek, alay etmek, sırrını başkalarına söylemek, aşık
olduğu diğer çocukla görüşmesine engel olmak en sık yapılan hatalardır.
Aileler durumu çok anormal olarak etiketleyebilirler.
Bu şekilde çocuğa sert ve yanlış çıkışlarda bulunabilirler.
Kesinlikle çocuğu utandıracak, küçük düşürecek ve suçlayacak bir dilden uzak durulmalıdır.
Çocuğun paylaşımını engelleyecek, güvenini kıracak tavırlar sergilememek gerekir.
Yavrularımızın yaşamlarında her daim mutlu ve sevgiyle sarıldıkları güzel günlere büyüyüp
ulaşmaları dileğiyle,

Sevgi dolu bir Pazar günü dilerim.
Dilek.